MUĞNİ’L-MUHTAC

CENAZELER / DEFİN SONRASI

 

A. TAZİYE

 

Ölü defnedilmeden önce ve defnedildikten sonra üç gün boyunca taziyede bulunmak sünnettir.

 

a) Bir müslümanın müslüman bir yakını öldüğünde kendisine şu şekilde taziyede bulunulur:

Allah senin ecrini büyük kılsın, seni güzelce teselli etsin ve ölünü bağışlasın

 

b) Bir müslümanın kMir bir yakını öldüğünde şu şekilde taziyede bulunulur:

 

Allah senin ecrini büyük kılsın ve sana sabır versin.

 

c) Bir kMirin müslüman bir yakını öldüğünde şu şekilde taziyede bulunulur:

 

Allah senin ölünü bağışlasın ve seni güzelce teselli etsin.

 

A. TAZİYENİN HÜKMÜ

B. TAZİYENİN SÜRESİ

C. TAZİYENİN ŞEKLİ

 

A. TAZİYENİN HÜKMÜ

 

Ölenin küçük, büyük, kadın, erkek yakınlarını taziyede bulunmak -genel itibarıyla- sünnet-i müekkededir.

 

[*] - Çünkü İbn Mace ve Beyhaki, hasen bir senetle şu hadisi rivayet etmişlerdir: Bir kimse müslüman bir kardeşinin başına gelen musibet sebebiyle onu taziyede bulunursa Allah ona kıyamet gününde keramet [şeref ve onur] elbisesini giydirir. (İbn Mace, Cenaiz, 1601; Beyhaki, Cenaiz, 4, 59)

 

Ancak genç bir kadına yabancı bir erkek taziyede bulunamaz, kadının mahremleri ve kocası taziyede bulunur. Hocamız Zekeriya elEnsarı ve İbn Hayran'ın belirttiğine göre o kadına bakması caiz olan diğer kimseler de kadının mahremleri ve kocası gibi değerlendirilir.

 

Kişiye kölesinin ölümü sebebiyle taziyede bulunmak da müstehaptır. Hatta Zerkeşi şöyle demiştir: Hasan-ı Basrı'nin de belirttiği üzere kişinin ölümlerine üzüldüğü karısı, arkadaşı vb. kimseler sebebiyle de kişiye taziyede bulunulur. Alimlerin "ailesinden birinin ölümü sebebiyle taziyede bulunmak" ifadeleri [sınırlayıcı bir ifade olmayıp] çoğunlukla görülen durum esas alınarak söylenmiştir.

 

Taziyede bulunurken, yakınının ölümüne tahammül göstermede en zayıf olan kişilerden başlamak menduptur.

 

Bizim [konunun başındaki ilk cümlede] "genel itibarıyla" şeklinde koyduğumuz kayıt "İslam ülkesi vatandaşı bir gayri müslim öldüğünde onun ölümü sebebiyle bir gayr-i müslime taziyede bulunma"yı dışarıda bırakmaktadır; çünkü bu mendup değil [yalnızca] caizdir.

 

Taziyenin sözlük anlamı kişinin önem verdiği birinin başına gelen musibet sebebiyle teselli edilmesidir. Terim anlamı ise kişinin sabretmesi halinde ecir alacağını vaad etmek suretiyle [yakını ölen kişiye] sabırlı olmasını tavsiye etmesi ve buna teşvik etmesi, sabırsızlık göstererek günaha girmekten sakındırması, ölünün bağışlanması için, musibete uğrayan ın da musibetinin giderilmesi için dua edilmesidir.

 

 

B. TAZİYENİN SÜRESİ

 

Ölü defnedilmeden önce ve defnedildikten sonra üç gün boyunca taziyede bulunmak sünnettir.

 

Ölen kişinin defnedilmesinden önce ve defnedildikten sonra üç gün boyunca taziyede bulunmak sünnettir.

 

Definden önce taziyede bulunulabilir; çünkü bu sabırsızlık ve üzüntünün en şiddetli olduğu andır. Bununla birlikte definden sonra taziyede bulunmak daha faziletlidir; çünkü bunun öncesinde ölünün yakınları ölünün defin işlemleriyle uğraşmaktadırlar. Ancak ölüm sebebiyle yakınlarında çok büyük bir üzüntü meydana gelmişse, ölen kişinin yakınlarının sabredebilmesi için definden önce taziye edilmesi daha iyi olur.

 

Taziyenin en son sının ölüm olayının gerçekleşmesinden sonra yaklaşık üç gündür. Uzakta bulunan kişi de geldikten sonra gelmesinin [ve ölüm haberinin almasının] ardından üç gün taziyede bulunabilir. Hasta ve hapiste olan kişi de bu konuda uzaktan gelen kişi ile aynı hükme tabidir.

 

Üç günden sonra taziyede bulunmak mekruhtur; çünkü taziyenin amacı musibete uğrayan kişinin kalbini teskin etmektir; genellikle bu süre zarfında insanın üzüntüsü sükuna kavuşur. Bundan sonra tekrar taziyede bulunup üzüntüyü tazeleme ve taziyede bulunulan şah sa yeniden sabır yükünü yüklemenin biranlamı yoktur.

 

[*] - Hz. Aişe'den sahih olarak aktarılan şu hadise gelince; Zeyd b. Harise, Cafer ve Abdullah b. Revaha'nın şehit edildikleri haberi Nebi (s.a.v.)'e ulaşınca o yüzünde üzüntü görülecek şekilde mescidde oturdu.

 

Biz, Nebi (s.a.v.)'in insanlar kendisini taziye etsin diye mescitte oturduğunu kabul etmiyoruz.

 

 

C. TAZİYENİN ŞEKLİ

 

ca. Müslüman bir yakını ölen müslümana taziyede bulunmanın şekli

 

Bir müslümanın müslüman bir yakını öldüğünde kendisine şu şekilde taziyede bulunulur: Allah senin ecrini büyük kılsın, seni güzelce teselli etsin ve ölünü bağışlasın.

 

Bir müslümanın müslüman bir yakını öldüğünde kendisine şu şekilde taziyede bulunulur: Allah senin ecrini büyük kılsın, seni güzelce teselli etsin -Nevevi el-Muharrer'de bulunmayan şu ifadeyi de kendisi eklemiştir- ölünü bağışlasın.

 

Çünkü duruma uygun olan sözler bu sözlerdir. Burada "ölünün bağışlanması" için dua etmeden önce "taziyede bulunulan şahsa" dua edilmektedir; çünkü muhatap odur.

 

Yukarıdaki sözlerden önce, Hızır'ın Nebi (s.a.v.)'in ev halkını taziye etmek üzere söylediği nakledilen şu sözleri söylemesi sünnettir: İnne fillahi azaen min külli musıbetin ve halefen min külli halikin ve dereken min külli faitin; fe billahi fesiku ve iyyahu fercu, fe inne'l-musab men hurime's-sevab.

 

> Allah her musibeti teselli eder, ölen her insanın yerine başkasını getirir ve kaybolan her şeyi telafi eder. Öyleyse Allah'a güvenin, yalnızca O'ndan ümit edin. Çünkü asıl musibete uğrayan kişi sevaptan mahrum olan kişidir.

 

cb. Kafir bir yakın. ölen müslümana taziyede bulunmanın şekli

 

Bir müslümanın kMir bir yakını öldüğünde şu şekilde taziyede bulunulur:

 

Allah senin ecrini büyük kılsın ve sana sabır versin.

 

Bir müslümanın, İslam ülkesi vatandaşı gayri müslim bir yakını öldüğünde ona şu şekilde taziyede bulunulur: "Allah senin ecrini büyük kılsın, sana sabır versin -Buradan sonrası er-Ravda ve Aslu'r-Ravda'da yer almaktadır- sana yerine başkasını versin veya musibetini telafi etsin".

 

Çünkü duruma uygun düşen, bu sözleri söylemektir. Burada ölünün bağışlanması için dua edilmez; çünkü kMirin bağışlanması için dua etmek haramdır.

 

cc. Müslüman bir yakın. ölen gayr-i müslime Hıziyede bulunmanın şekli

 

Bir kMirin müslüman bir yakını öldüğünde şu şekilde taziyede bulunulur: Allah senin ölünü bağışlasın ve seni güzelce tesellI etsin.

 

[Müslüman bir yakını ölen gayr-i müslim hakkında iki ihtimal söz konusudur:]

 

[1. İhtimal]

 

Can dokunulmazlığı bulunan bir gayri müslime taziyede bulunmak caizdir, şayet müslüman olması ümit ediliyorsa mendup olur.

 

Onun müslüman bir yakını öldüğünde kendisine şöyle taziyede bulunulur: "Allah ölünü bağışlasın ve seni güzelce teselli etsin".

 

Burada öncelikle ölü için duada bulunur; çünkü burada ölen kişi müslüman, taziyede bulunulan kişi kafirdir. Kafir olan muhataba "Allah senin ecrini büyük kılsın" denilmez; çünkü kafir için ecir ve sevap söz konusu değildir.

 

[2. ihtimal]

 

Can dokunulmazlığı bulunmayan [gayri müslim de ikiye ayrılır:]

 

[a] - Müslüman olması ümit edilmeyen harp ülkesi vatandaşı

 

bir kafire -ve Ezrai'nin belirttiği üzere mürtede- taziyede bulunulmaz. Bu haram mıdır yoksa mekruh mudur? El-Mühimmat'ta "zahir / güçlü" olarak ifade edilen görüş bunun haram olduğudur. Şeyh Ebu Hamid'in sözünden ise bunun mekruh olduğu anlaşılmaktadır ki zahir olan budur.

 

[b] - Müslüman olması ümit ediliyorsa -Subki'nin sözünden anlaşıldığına göre- taziyede bulunmak müstehap olur.

 

Böyle bir kimse öldüğünde bu şahıs sebebiyle başkasına taziyede bulunulmaz.

 

cd. Gayr-i müslim yakını ölen gayr-i müslime hıziyede bulunulur mu?

 

Nevevi kafir yakını ölen bir kafire taziyede bulunmaktan bahsetmemiştir; çünkü eş-Şerhu'l-kebir ve er-Ravda'daki ifadelerden anlaşıldığına göre bu müstehap değildir. Daha önce işaret edildiği üzere -şayet taziyede bulunulan kafirin müslüman olması ümit edilmiyorsaona taziyede bulunmak caizdir. Benim et-Tenbih adlı esere yazdığm şerhte belirttiğim üzere [Ebu İshak eş-Şırazı'nin] et-Tenbih adlı eserindeki ifadesinden bunun herhangi bir ayrım söz konusu olmaksızın müstehap olduğu anlaşılmaktadır.

 

Böyle bir kişiye şu şekilde taziyede bulunulur: "Allah onun yerine sana başkasını versin, senin sayını da azaltmasın.

 

Çünkü kMirin sayısının çok olması dünyada bize ödenecek cizyenin çok olması, ahirette de onların cehenneme gitmesi sayesinde bizim ateşten kurtulma fidyemiz olmaları bakımından bizim işimize yarar.

 

Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir: Bu görüş problemlidir; çünkü yukarıdaki gibi dua etmek, kişinin kafidiğinin devam etmesi için dua etmek anlamına gelir. Tercihe şayan olan bu taziyenin yapılmamasıdır.

 

İbnü'n-Nakib "yukarıdaki duada kişinin kMir olarak kalmasını gerektirecek bir durum yoktur. Bu duayı "cizyenin çok olması" ile tevil etmeye de gerek yoktur" diyerek Nevevl'nin görüşünü kabul etmemiştir.

 

Not:

Ebu Bekre'ye (ki Nufey b. Haristir) ailedeki fertlerin ölümü hakkında soru soruldu şöyle dedi:

"İnsanın babasının ölmesi belini kırar, çocuğunun ölmesi kalbini parçalar, erkek kardeşinin ölmesi kanadını kırar, karısının ölmesi ise bir süre üzülmesine yol açar."

 

Bu sebeple Hasan-ı Basri şöyle demiştir: "Kişinin karısı öldüğünde ona taziyede bulunmak adab-ı muaşeret kurallarındandır."

 

Bu görüşü ondan başka ileri süren olmamıştır.

 

Nebi (s.a.v.) kızı Rukiyye'nin (r.a.) ölümü sebebiyle taziye edildiğinde şöyle demiştir:

"Kızları defnetmek soylu davranışlardandır." Bunu Askeri elEmsal adlı eserinde nakletmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

B. ÖLÜ iÇiN AĞLAMAK VE AĞIT YAKMAK